Hakkımda

15 Şubat 2011 Salı

Bi' dk dinler misiniz?

Sevgiye muhtaç olmasaydık, der Hüsrev Hatemi...
Bu kadar mı sanki?
Keşke inanmaya da muhtaç olmasaydık... İnsan olmanın acziyetiyle sarılmayabilseydik keşke her uzanan ele.
Ve insan olmanın aceleciliğiyle benimsemeyebilseydik her ilave olanı hayatlarımıza...

Vaadetmek, en sinsi yalandır belki de ne dersiniz? Çünkü, siz bile anlamazsınız vaatlerinizi sıralarken, aslında gerçekleştiremeyeceğiniz şeyleri söylemekte olduğunuzu.
İş ciddiye binerse, ya da olur da şöyle bir düşünürseniz farkına varırsınız söylediklerinizin elle tutulur yanı olmadığını. Belki o zaman bile farketmezsiniz söylediğinizin yalan olduğunu. Ama kabul edelim, gerçekleştiremeyeceğimizi bile bile ettiğimiz vaatlerin, gerçek olmadığını bile bile söylediğimiz yalnlardan ne farkı var?

Ve fark etmediğimiz bir şey daha; giderken de veda etmeyin!
Çünkü belki hiçbir zaman aklınıza gelmeyecek duygusallıktaki cümleler, nedendir bilinmez, veda konuşmalarında dökülür inciler gibi. Ve o cümleler yakıcıdır, kırıcıdır, dağıtıcıdır, yerle bir edicidir, mahvedicidir, yazık edicidir, yaklaşmakta olan ayrılığın düşündüğünden de fena olduğunu fark ettiricidir!
Gitmek niyetindeyseniz, veda etmeden gidiniz!

Hâsılı şudur izahına çaba gösterdiğim: Gitmeyiniz, ve fakat eğer ki gidecekseniz, vaat ve veda etmeden gidiniz!
Saygılar....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İSMİNİZİ YAZINIZ.
BU ÖNEMLİ.