Hakkımda

30 Kasım 2013 Cumartesi

Zurnaya, Dümbeleğe, Baykuşa Ve Gamsızmış Gibi Görünen Her şeye...

Biten bir yığın şey var hayatta. hiç bitmeyecekmiş gibi başladığımız ve öyle sarıldığımız üstelik.
Sıkıntılı günler yaşıyoruz, bazen karşımızdaki insanların ciddiyete değmez, eften püften adamlar olduğunu düşünmekle beraber.
Sinek küçük ama mide bulandırır. Kimi zaman rahatsız içimiz.
Huzursuzluk kadar zehirli bir şey yok. içten içe sarıp çürütür insanı
sarmaşık gibi, aşk gibi.
Kaşların ortasında hafif bir ağrı. nefes alış verişlerde düzensizlik.
Hayat zor dedirten şey tam da bu. hayat huzur yoksa zor. çünkü huzursuz ve sevgisiz ve isteksiz ve kimsesiz ve sessiz ve yaşamak zordur.
Azm ü cezm ü kast ve iflah olmaz bir inat vebuna istidat ile dümdüz gitmeye devam ediyor bazılarımız.
Onlardan biri olmaktan esasında hoşlanmıyorum. Hayatta her zaman tahmin ettiğimin tersinin daha büyük bir ihtimal yüzdesine sahip olduğunu defalarca tecrübe ettim zira.
Ama muhtemelen Cenâb-ı zülcelâl'in insan olarak her birimizin içine ayrı ayrı nakşettiği bu inatlar, istidatlar, her birimize en azından bir kez toslama tecrübesini icra etmeyi öngörüyor.
Bu husus önemlidir.
Toslamak, kimi yaşantı hallerinde insanda şok etkisi yaratmak suretiyle kendine gelme desteği verip, düşen biz insanoğluna koltuk çıkar bir anlamda.
Hayatındaki toslamaların çokluğundan yakınsa bir insan, aslında şükürsüzlük ediyor demektir. Zira Cenâb-ı Hak Hazretleri o kişiyi sık sık toslatmak suretiyle kendisine getirmektedir. Bu da kişiye toparlanma ve çekidüzen imkanı verir.
Hem iyi yönünden de bakalım; bir gün siz de hayatınızın aşkına toslayabilir, kitaplarınız yere düşebilir falan filan, hikayeyi biliyorsunuz işte.
Üstelik yanlış bir yöne doğru, o yönün doğru olduğuna duyduğunuz kesin bir inançla ve yüksek dozda hızla ilerlerken, tosladığınız bir cisim sizin doğru yöne evrilmenize veyahut çevrilmenize vesile olabilir.
Mesela ben. Düştüğüm yanlış bir yolda -üstelik bile bile- haybeye yürüyorum.
Ufak tefek bir şeylere tosluyorum ara sıra ama üstümü başımı silkip yola devam ediyorum. Üstelik
kulaklarımda kulaklık var, son ses "hatasız kul olmaz, hatamla sev beni" şarkısını dinliyorum. Beni döndürecek bir etken, bağıran, uyaran varsa da duymuyorum.
Nasıl bir duvara çarpıp yön değiştireceğimi çok merak ediyorum.

Suç yine İstanbul'a kalsın oldu olacak.