Hakkımda

9 Nisan 2012 Pazartesi

..İnsan çabuk hayal kurar çünkü.

Herkesin içinde kendince mutlu olduğu bir hayatı var.
Kimi zaman başkalarının hayatına özendiği olsa da, kimseye vermeyeceği, başka hayatlarla değiştirmek istemeyeceği bir yaşantısı var...
Sadece bazı olaylar, bazı kişiler, bazı durum ve şartlar ile birlikte, kişi hayatının seyrinde değişiklikler olabiliyor kimi zaman.
Ve bu sözünü ettiğimiz kişi hayatı, o kadar tekdüze, -mutsuz olmamasına rağmen- o kadar alışılmış ve o kadar sıradanlaşmıştır ki, gidişatı etkileyen kişi ya da olayların rüzgarına birden kapılıverir.
Bu yeni ve kendisininkinden farklı olan hayata kendini monte eder çabucak ve kabul görmeye çalışır. Bunu ister.
Bu isteği olumlu karşılanır, kabul edilirse mutlu, olumsuz karşılanır da kabul görmezse mutsuz olur.
Bu düz bir işlem... Eğer önce kabul görür de sonra dışlanırsa, bir zaman içinde bulunduğu bir hayata uzaktan bakmaya maruz bırakılırsa, işte ona mutsuzluk demek yavan kalır.
Çünkü, kısa bir zaman da olsa "ait" hissetmiştir kendini,
belki planlar yapmıştır, hayal bile kurmuştur hatta.
İnsan çabuk hayal kurar çünkü... İnsan zanneder, bilmez çünkü.
Hayır, inanmayın onlara; hayatın matematiği basit değildir!
Kolay gibi görünür ama çözmek insan işi değildir.
Hayatın matematiği mistiktir. Ve insan, bu işlemin en çetin bilinmeyenidir.


"Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız, ve devam ediyor başkalarının hınçlarıyla..."


Beylik laflar ettiğime bakmayın, son noktayı hep şairler koyar.
Hayatımız var oldukça, 'başkaları' da hep var...


Selametle...

1 Nisan 2012 Pazar

Olurunu Yitirmiş İç Geçirmelik Hayaller

Güzel bir adım yok, güzel bir yüzüm, güzel huylarım,
Kimilerine göre güzel bir ahlakım da yok.
"Üzüm üzüme baka baka kararır" düsturunca güzeli sevmeye düşkünlüğüm var bir tek.
Bana iltifat edenlere, bendeki herhangi bir şeye güzel diyenlere inanmadığımdan mutlu da olmuyorum,
bir güzel beni sevince mutlu olduğum kadar.


Güzel sevdi, ben sevdim...
Güzel geldi, ben sevdim...
Güzel durdu, ben sevdim...
Güzel gitti, ben sevdim...
Güzel unuttu, ben sevdim...

Dedim ya, güzel değildim, elle tutulur bir bilgim de yoktu, saygı duyulur bir kabiliyetim de...
Bülbül gül peşinde perişan gibi, ben de bîçare güzel peşinde...
Güzel, güzele yaraşırdı hakikatte...

Akşam oluyordu, karanlıktı, akşam güzeldi, tıpkı yağmur gibi...
Akşamı sevdim.

Yağmur yağıyordu, yağmur güzel yağıyordu
Otobüs gelmese de olurdu...