Hakkımda

13 Mart 2011 Pazar

O neydi derken..

Dümdüz otobanda, gidebileceği son süratle giden bir kaplumbağa gibi hayatlarımız..
Ters dönünce anlıyor insan o kadar kolay değilmiş hayat...
Tekdüze yol alırken bir tümseğe takılır ayağınız,
Hop!
Ne olduğunu anlamadan düşüncelerin farklılaştığını fark edersiniz.
Bu yol ne zaman bitecek derken, nasıl düzeleceğim demeye başlarsınız.

Geç kalmışlık veya erken gelmişlik
Yalnızlık veya beraberlik
Durmadan çalışmak veya sıcacık bir limanda dinlenmek
Asık yüzler veya anlamlı bakan gözler
Sıradanlıklar veya heyecanlar....

Korkmak eylemine, engel olmak fiili gerekli..
Yardım çağırmak eylemime, işitmek fiili...

6 Mart 2011 Pazar

Ihlamur'u Kesmesinler...

Bir çift el düşer gecenin karanlığına..
Umutsuzluğa uzanan ellerini söylüyorum, evet..!
Sen varken korku yoktu
İnanmak ve güvenmek vardı
Hep kuzeyde dururdun, sert eserdi senden hep
soğuk iklimlere can-ı gönülden alışmak vardı..
şimdi anlatmak neyi değiştirir bilmiyorum
hatırlar mısın, eskiden de bir şeyi değiştirmezdi
çünkü sen ne dersen de, sadece sana inanmak vardı...
Gölgesine sığındığım heybetinden mahrum kalalı sağanaklar dinmedi bilmiyorsun.
Hayat denen şeyin pembe rengi kaybolunca şükrettim renkli televizyonumuz olduğuna
Zira olmuyor, yaşanmıyor, çekilmiyor siyah beyaz bir dünya
Sen varken, siyahları bir trene bindirir yollardım
o hep gitmeyi hayal ettiğin uzaklara.
Sahi, ne vardı oralarda bende olmayan,
Niye hiç bana gelmek istememiştin?
Hem zaten ne bana geldin, ne uzaklara gittin...
Hatırlar mısın, hep gitmek ister, ama bana git derdin..
Gönderme beni diyebilirdim,
Ağlayabilirdim,
Yalvarabilirdim, yapmadım!
Çünkü gönderme demek için,
Ağlamak için,
Yalvarmak için güç gerekir, bilmezsin.
Güçsüzüm...
Ben, hayal bile kurmayı kendine yasaklamış,
Kendi ülkesinde kendini sömüren bir hükümdarım sen gideli
Gel demem,
Dur demem,
Git demem,
Gelsen, kal bile demem.
Ben bembeyaz sayfaları kapatıp, kara kaplı defter diye bağrıma bastım
İnandıklarımın, hem de hepsinin, yalan olduğunu öğrendikten sonra rahatladım
Güldüm gerçekten, güneş parladıkça güldüm, gülüyormuş gibi yapmadım...
Güneş gider, tebessüm biterdi çoğu zaman,
Ama yasaktı adın, kendi ülkemde, kendi derdimin devasını yasaklayan bir sultanım..
Ben hiç böyle şeyler yazmıyorum, söylemiyorum kimseye
Kendime bile..
Düşünce ağlamamak için dudaklarımı ısırıyorum
Dudaklarım kanıyor..!
Bir şeyler söyle bana, canım yanıyor...
Ellerin diyordum, doğru ya;
İşte alacak olursan ellerini yüreğimden, olacakları görüyorsun
Ben alıştım, ama yine de bir şeyler söyle bana,
Canım yanıyor biliyorsun..
Sen git, görmek istemem asla,
Ben sözlerin diyorum, gölgen, ellerin onlar gitmesin...!
Gölgen olmazsa yanarım, kururum ıhlamur ağacı
Allah seni başımdan eksik etmesin..!